Türkiye deride ayağına kurşun sıkıyor

Türkiye Deri Sanayii İşverenleri Sendikası Başkanı Bekir Burak Uyguner, Bugün Gazetesi köşe yazarı Perihan Çakıroğlu’na deri sektörünü değerlendirdi. Sektörde yaşanan ham madde sorununa dikkat çeken Burak Uyguner, “Ham deriyi kromlayıp yarı mamül halinde yurtdışına satıyoruz. Üstelik tehlikeli atık maddeler de ülkemizde kalıyor” dedi. Perihan Çakıroğlu’nun Burak Uyguner ile röportajı Bugün Gazetesi’nde tam sayfa yayınlandı. Haber ayrıca gazetenin internet sayfası bugun.com.tr ‘de de geniş yer aldı. 

Bir zamanlar, turistler, ülkemize gelip bir deri ceket almadan geri dönmeyi düşünmezdi. Bu nedenle deri işiyle uğraşmak çok moda ve gözdeydi. Bugüne geldiğimizde ise markalaşmayı başaramayan deri sektörünün aktörleri, yeni arayışlar içine girdiler.Ne var ki, bu arayışları bir sonuca ulaştırmakta zorlanıyorlar. Bir yandan hayvancılığın gelişememesi, bir yandan küreselleşen dünyada şartların değişmesi, diğer yandan başta Çin olmak üzere Uzakdoğu’daki fiyat ucuzluğu yerli deri üretimini tehdit ediyor.

YURTDIŞINA BAĞIMLIYIZ
İşte biz de, Türkiye Deri Sanayii İşverenleri Sendikası‘nın (TÜDİS) yönetim kurulu başkanı, genç girişimci Bekir Burak Uyguner‘le bunları ve sektörün geleceğini konuştuk. Bekir Burak Uyguner, aynı zamanda 75 yıldır dericilikle uğraşan Uyguner Ailesi’nin üçüncü nesil kuşağını temsil ediyor.

* Burak Bey, 1970’lerde 1980’lerde dericilik çok gözde ve moda bir işti. Bugün sektörde durum nedir?
1980’lerde, Türkiye’nin ihracatı bugünkü kadar büyük değildi ve deri sektörünün payı çok yüksek görünüyordu. Oysa bugün payımız sadece 1,2. Bu yıl deride ihracat 1,8 milyar dolar düzeyinde olacak. Bu işin görünen tarafı. Deri ve mamul ihracatında bir o kadar da bavul ticareti var. İkisinin toplamının 3 milyar doları geçer.  Türkiye, deri için bir hammadde ülkesi değil. Deri sanayi, kesilen hayvan sayısına göre o kadar büyük ki. Gerek büyükbaşta gerek küçükbaşta Türkiye, hammadde açısından yurtdışına bağımlı.

* Biz deriyi nerelerden alıyoruz?
Dünyanın her yerinden alıyoruz. Büyükbaş kullananlar ABD, Güney Amerika, Avustralya’dan getiriyor. Bazı bölge ülkelerinden ham deri çıkarılması yasak. Çünkü istihdam sağlayan bir alan. Türkiye’den de ham derinin işlenmeden çıkışı fona tabiidir. Türkiye, deriden mal üreten bir ülke ama Uzakdoğu kadar işçilik ücreti uygun değil. Bu bir problem, ikincisi de hammaddesinin kendisine yetmemesi.

FİYATLAR ÇOK YÜKSEK

 * Hammadde yetmiyorsa, deri sektörü neden hayvancılığa destek vermiyor?
Dünyanın her tarafında hayvanlar derisi için değil, eti için kesiliyor. Ekonomik değerin en büyük kısmı ette. Ham deri ise bir borsa ürünü. Dünyada büyük kesim yapan ülkeler var. Mesela ABD bunlardan birisi. Haftada 600-700 bin büyükbaş hayvan kesiliyor, dehşet bir rakam. Çok et yiyorlar.

* Deride fiyatlar nasıl belirleniyor?
Deri fiyatı bizde kilogram ile belirleniyor. Şu anda 5 lira civarında, ki bu fiyat yüksek. Bundan 6 ay evvel 3-3,5 liraydı. Küresel fiyatlar yükselince de yarı mamul deri ihracatı başladı. Wet-Blue olarak yani mavi ıslak, tüyü dökülmüş, kromlanması yapılmış sığır derisini, bu işi bilmeyenler yurtdışına satmaya başladı. Bundan bir çanta veya ayakkabı yapamazsınız. Daha ileri düşünün bir sonraki safhada boyanması ve işlenmesi lazım. Biz yerli malzememizi kromlayıp yurtdışına sattık ki, bu aslında düşmana kurşun satmaktır.

* Yarı mamul deriyi satmak sektörü nasıl etkiledi?
Dünya Ticaret Örgütü ile anlaşmalarımız gereği bu ihracat sürüyor. Bir girişimde bulunduk. Şu anda evrak Ekonomi Bakanlığı’nın makamında duruyor.  Ama henüz ihracat kapanmış değil.

HEDİYE EDİYORUZ

* Bunun sakıncası nedir?
Deriyi yeterince işlemeden götürüp birilerine hediye ediyorsunuz. Üstelik, bunu çevreyi kirleterek yapıyorlar. Kromlama işleminden dolayı kullanılan malzemeler eğer gerekli arıtmadan geçmeden çevreye verilirse tehlikeli de olabiliyor. Bunu önlemek için imzalar topladık ama henüz bir sonuç alamadık.

* Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, bu konularda çok hassas değil mi?
Evet, Çağlayan çok hassas. Bekliyoruz. Çünkü bu ihracat ayağımıza kurşun sıkmaktır. Türkiye’nin kaynaklarını da kötüye kullanmaktır. Memleketteki ham deriyi başkasına peşkeş çekmektir.

Hakkı Bey yetiştirdi görevi bana bıraktı

 

* Neden, işveren sendikasına başkan oldunuz?
Beni ve Genel Sekreterimiz Akansel Koç’u, eski Başkan Hakkı Matraş yetiştirdi. Sendikacılıkta duayenimiz odur. Yanında çalıştırdı, “Gençlerin önünü açalım” dedi ve başkanlığı bana bıraktı. Uzun zaman Hakkı Bey’in yanında çanta gibi gezdik, usul adet öğrendik.

1750 SENDİKALI İŞÇİ VAR

* Deri sektöründe kaç işçi çalışıyor?
Sektörde sözleşmesi yapılan 1750 sendikalı işçi var. İrili ufaklı 1000 civarındaki tabakhanelerde çalışan işçi sayısı 20 bine yakın. Sendikalılık oranı bizim sektörde düşük. Zaten Türkiye’de sendikalı olan işçilerin çalıştığı tek bölge Tuzla. Bizim işçi tarafında muhatabımız Deri İş’tir.

OSB’ler dışında atık su arıtması yok

* Sözünü ettiğiniz kromlaştırma işlemi deri işçisini nasıl etkiliyor?
Sağlığa aykırı bir işlem demek yanlış ama atık sularınızın prosesten geçmesi lazım. Dünyanın her yerinde de böyledir. Organize sanayi bölgelerinde (OSB) atık sular bu prosesten geçiriliyor.  Ancak Anadolu’da OSB’leşmeyen bölgelerde geçmiyor olabilir. Türkiye’de İzmir Menemen, Bursa, Uşak, İstanbul Tuzla ve Çorlu’da OSB var.

SATIN ALINACAK ÇOK MARKA VAR

* Sizce deriden gerekli katma değeri sağlıyor muyuz?
Bence henüz sağlamıyoruz. Bizim bile bitmiş deriyi kumaş haline getirip ihraç etmemiz iyi bir şey değil. Bu deriler, çanta, ayakkabı, ceket olup bir Türk’ün iyi markasıyla satılırsa istediğimiz katma değeri sağlayabiliriz. İtalyan modeli böyledir. İtalyanların deri sektörünün önünde çok ciddi markaları var ve ciddi kârlar sağlıyorlar. Mesela, Gucci, Prada, Dolce and Gabana vs. Belki binlerce markası var. Türkiye’nin de bunu yapması lazım.

KRİZ ORTAMINDA FIRSATLAR DOĞUYOR

* Niye deri sektöründen marka çıkmıyor?
Markalaşmak kolay bir şey değil. Şu anda bu işin en kolay yolu gidip hazır markaları satın almak ki, kriz ortamında da böyle fırsatlar doğuyor. Mesela Ziylan Grubu Lumberjack’i satın aldı. Netice olarak yaptığınız bir ayakkabının, çantanın üzerine bir marka yazdığınız zaman bunu pahalıya satıyorsunuz.

* Dünyada deri piyasasının toplam boyutu ne kadardır?
150 milyar dolarlık bir pazar var. Türkiye’nin resmi ihracatı ise 1,5 milyar dolar. Yani sadece yüzde 1’lik payımız var. Üstelik, 1980 yılında da aynı orandaymışız.

İTALYA’DAN TESİS ALIP BURSA’YA TAŞIDIK

* Gerçekten bu oran sizlere yakışmıyor. Hareket için neler yapılmalı?
Aslında şu zaman harekete geçmek için iyi bir dönem. Mesela biz İtalya’ya gittik işini kapatan birkaç şirketi satın aldık. Bitmiş ürün yapan birkaç tabakhaneyi aldık. Bütün makinelerini söküp Bursa OSB’ye kurduk, döşemelik deri üretimine girdik. İkinci tesisimizi bu yıl devreye alacağız.

Spor ayakkabı yapamıyoruz

* Sektörde büyük bir cari açık var değil mi?
Evet, maalesef öyle. Geçen yılki ithalatımız 2,1 milyar dolar. Bu ham deri, ayakkabı, deri ceket ve konfeksiyon. Sadece 800 milyon dolarlık ayakkabı ithalatı var. Bunun çoğu da spor ayakkabı ve terlik. Spor ayakkabıda marka olanları yapamıyoruz. Onların hepsi Uzakdoğu, Çin ve Vietnam kökenli. O kadar teferruatlı bir iş ki, Türkiye’de yapmak mümkün değil.

* 2023 hedefinizde neler görünüyor?
Deri ve deri mamulleri ihracatı 5 milyar dolardır. Türkiye’nin genel ihracat hedefi de 500 milyar dolar. Yani, derici yine yüzde 1’de kalıp, ilgili sektörlerle birlikte büyüyüp rakamı yükseltebilir.