İŞ DÜNYASI, MALİYETLERİ ARTIRAN KUR YÜKSELİŞİNDEN KAYGILI…
İş dünyası, ekonomi gündeminin ilk sırasında yer alan faiz tartışmaları ve dolar kurundaki artıştan kaygılı. Faiz tartışmalarının ve kur artışının maliyetleri artırdığına dikkat çekilen Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun(TİSK) Aylık Ekonomi Bülteni’nde “Döviz kuru artışları ihracatı olumlu etkilemekle birlikte sanayide maliyetleri artırıyor, kar oranlarını azaltıyor ve fiyatları yükseltiyor. Ayrıca euro/dolar paritesindeki hızlı değişimi de yakından izlemek gerekli, zira Euro’nun göreceli değer kaybı Türkiye açısından ciddi bir sorun yaratıyor” denildi.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) ekonomi verilerine dayandırarak yaptığı “Şubat 2015 – Aylık Ekonomi Bülteni” yayınlandı. Şubat ayı rakamlarının bütçe ve cari açıktaki olumlu gelişmelere rağmen reel sektör güveninde azalma olduğunu ortaya koyduğu belirtilen bültende dolara ve altına yöneliş olmasının da bunu teyit ettiği kaydedildi.
Kapasite kullanım oranının aylık bazda 0,9 puan, yıllık bazda 0,5 puan azaldığına dikkat çekilen Bülten’de, 2014 Kasım döneminde işsizlik oranının yüzde 10,7’ye yükseldiği, toplam istihdamın yüzde 13,3’ü kamu kesiminde olduğu bildirildi.
Bu yılın Ocak ayında mali disiplinin beklenenden daha iyi sonuç verdiğine işaret edilen TİSK Bülteni’nde, Tüketici Fiyatları Endeksi’nin (TÜFE) de ilk ayda gerileme gösterdiği vurgulandı.
RUSYA, EN ÇOK TÜRKİYE’Yİ ETKİLEYECEK
TİSK’in “Şubat 2015-Aylık Ekonomi Bülteni”nin “Genel Değerlendirmeler” başlıklı bölümünde ise yükselen ekonomilerin ivme kaybettiği, bunların başında da Brezilya, Rusya ve Türkiye’nin geldiği belirtildi.
Petrol fiyatlarındaki düşüş, faiz oranları, uyumsuz para politikaları ve zayıf dünya ticaretinin 2015 yılında küresel ekonomik görünümü zedeleyebileceğinin belirtildiği değerlendirmede şöyle denildi:
“Dünya Bankası, Türkiye ekonomisinde büyümenin 2014’te yüzde 3,1, 2015’te yüzde 3,5, 2016’da yüzde 3,7 ve 2017’de yüzde3,9 olacağını tahmin ediyor. Türkiye ve Brezilya’da enflasyon gerçekleşmesi, hedef enflasyon oranının üzerinde. Türkiye, Rusya ekonomisindeki küçülmeden en çok etkilenecek ülke; Rusya ekonomisindeki 1 puanlık küçülme, Türkiye ekonomisini yüzde 0,7 daraltıyor.
Türkiye, 2013 Aralık ayına göre politika faiz oranını yükselten ülkeler (Çin, Rusya, Brezilya, Hindistan, G. Afrika) arasındadır. Bunda kredi talebinin yüksekliği etkilidir. 2015’in ilk yarısında Türkiye, politika faiz oranının yüksekliği açısından yükselen ekonomiler arasında Brezilya’dan sonra ikinci sırada olacaktır. Rusya, Macaristan, Kazakistan, Romanya ve Türkiye yabancı kaynak gereksinimi yüksek olan ülkelerdir. Burada ilk sırayı da Türkiye almaktadır. Diğer yandan yabancı para cinsinden kısa vadeli borcun döviz rezervine oranı en düşük olan ülke de yine Türkiye’dir.”
FAİZ KONUSUNDAKİ BELİRSİZLİK DEVAM EDİYOR
Merkez Bankası’nın faiz politikası tartışmalarının da değerlendirildiği bültende, konuya ilişkin şu görüşlere yer verildi:
“TCMB’nin kararları kısa vadede yatırımlara olumlu etki yapacak, ancak uzun vadede etkili olması için yapısal önlemler gerekebilir. Ocak’ta TÜFE geriledi.
Türkiye, temel ara mallarını ithal ettiği için döviz kuru artışları ihracatı olumlu etkilemekle birlikte sanayide maliyetleri artırıyor, kar oranlarını azaltıyor ve fiyatları yükseltiyor. Ayrıca euro/dolar paritesindeki hızlı değişimi de yakından izlemek gerekli, zira Euro’nun göreceli değer kaybı Türkiye açısından ciddi bir sorun yaratıyor.
TCMB aldığı kararlarla bir denge yaratmaya çalıştı. Ancak Bankanın kur artışından çekinmesi sebebiyle faiz konusundaki belirsizlik devam ediyor. Bankacılık sektörü fon kullanımında aşırıya kaçarsa, döviz kuru beklenenden hızlı yükselebilir.”
ORTA GELİR TUZAĞI TEHLİKESİ
Türkiye ekonomisinin 2007 yılından itibaren durağanlaşma eğilimi içerisine girdiğinin hatırlatıldığı TİSK’in Aylık Ekonomi Bülteni’nde şöyle denildi:
“Nitekim geçen sekiz yıl içinde kişi başına GSYH 8.500-10.800 Dolar aralığında seyretmektedir. Bu dönemde 2010 ve 2011 yılında yüksek büyüme oranları yakalanmış, ancak bu daha çok baz etkisinden kaynaklanmış; bu büyüme oranlarına rağmen nüfus artış hızının da etkisi ile 11 bin dolar düzeyine ulaşılamamıştır. 2014 yılsonu gerçekleşmesinin de tabloyu fazla değiştirmeyeceğini tahmin etmekteyiz. Bu durum, Orta Gelir Tuzağı tehlikesinin yeniden sinyal verdiğini göstermektedir.“
TİSK HAKKINDA
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), gönüllü teşkilatlanma esasına göre faaliyet gösteren ve Türk işverenlerini endüstri ilişkileri alanında yurtiçinde ve yurtdışında temsil eden tek üst kuruluş. 20 Aralık 1962’de kurulan Konfederasyona, ekonominin değişik sektörlerinde faaliyet gösteren 20 işveren sendikası üye. Bu işveren sendikalarına bağlı 9 bin 600 işyerinde, 1 milyon 230 bin çalışan istihdam ediliyor.
Türk sanayinin, yarım asrı aşkın süredir sosyal boyutunu temsil eden, “İşletmelerin Sesi” olma mantığı içinde faaliyet gösteren Konfederasyon, ulusal düzeyde sosyal taraf olarak üçlü temsil esasının geçerli olduğu (Ekonomik ve Sosyal Konsey, Üçlü Danışma Kurulu, Çalışma Meclisi, Türkiye İş Kurumu, Sosyal Güvenlik Kurumu, Mesleki Yeterlilik Kurumu, TBMM’nin ilgili Komisyonları gibi) tüm platformlarda ve ulusal düzeydeki 50’ye yakın kurum ve kuruluşta işveren kesimini temsilen yer alıyor.
TİSK, uluslararası düzeyde de Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO), Uluslararası İşverenler Teşkilatı (IOE), Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu (BUSINESSEUROPE), G20/B20 Süreci, OECD Nezdinde Ticaret ve Sanayi İstişari Komitesi (BIAC), Türkiye–AB Karma İstişare Komitesi (KİK), Akdeniz Özel Sektör Konfederasyonları Birliği (BUSINESSMED) ve Karadeniz ve Hazar Denizi Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonları Uluslararası Birliği (UBCCE) nezdinde Türk İşverenlerini temsil ediyor. TİSK hakkında detaylı bilgiye www.tisk.org.trinternet adresindenulaşılabilir.
TİSK – TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU
Sektör: İş Örgütleri / Link: http://www.tisk.org.tr