*Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Türkiye’nin HES potansiyelinin yüzde 46’sını değerlendirebildiğini belirterek, “Türkiye’de HES’ler olmazsa enerjide tamamen dışa bağımlı bir ülke olurduk”
*Eroğlu, ”HES’lere karşı çıkan bir grup var. Niye karşı çıkıyorlar? Yurt dışında enerjiden, pastadan pay alanlar var, yurt dışına bağımlılık var. Türkiye’nin hep yurt dışına bağımlı kalmasını arzu eden bir grup var” dedi.
* Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası(İNTES) Başkanı Şükrü Koçoğlu: “en ucuz olan, en iyi olur mantığı bitirilmeli”
Koçoğlu: ” Enerji yatırımlarını gerçekleştirenler olarak biz bürokraside boğulmaya başladık”
Türkiye İnşaat Sanayicileri ve İşveren Sendikası’nın (İNTES), “Türkiye’nin Su İşleri” konulu 164. Geleneksel Toplantısı’na katılan Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Türkiye’nin HES potansiyelinin 185 milyar kilowatt saat olduğunu belirterek, “Türkiye’de HES’ler olmazsa enerjide tamamen dışa bağımlı bir ülke olurduk” dedi.
Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası’nın (İNTES) Ankara Sheraton Otel’de düzenlenen 164. Geleneksel Toplantısı’nın konuğu Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu oldu. Sistem Elektromekanik A.Ş. ev sahipliğinde yapılan “Türkiye’nin Su İşleri” konulu toplantıda konuşan Bakan Eroğlu, Türkiye’nin ne su fakiri bir ülke, ne de su zengini bir ülke olduğunu söyledi. Suyun tek elden ve akılcı yürütülmesi gerektiğini belirten Eroğlu, Hükümet olarak su politikaları 30-40 yıl sonrası düşünülerek yapıldığına dikkat çekti. Eroğlu, içme suyu meselesini çözdüklerini ifade ederek, “4 ayda 81 ilin nüfus tahminlerine göre su kaynakları belirlendi. Örneğin İstanbul’un 2070 yılına kadar su sıkıntısı yok” dedi.
DSİ tarafından bin 215 büyük tesisin bitirildiğini dile getiren Eroğlu, bunlardan 18 tanesinin Hidroelektrik Santral (HES) olduğunu belirterek, HES’lerin önemini vurguladı. Türkiye’de HES’ler olmazsa dışa bağımlı olunacağını savunan Eroğlu, Türkiye’nin HES potansiyelinin 126,7 milyar kilowatt saat olduğunu bildirerek, 26 milyar kilowatt saat hidroelektrik enerji üretildiğini de söyledi. Yapılan çalışmalarla potansiyelin 185 milyar kilowatt saat olduğunu vurgulayan Bakan Eroğlu, yapılan çalışmalar sonucunda ‘Su Kullanım Anlaşması Yönetmeliği’ni çıkardıklarını hatırlattı.
HES’lerin kurulmasına karşı çıkanlar olduğunu sözlerine ekleyen Bakan Eroğlu, “Türkiye’nin yurtdışına bağlı olmasını isteyen kişiler kendi çıkarlarına ters düştüğü için HES’lerin yapılmasına karşı çıkıyor” diye konuştu.
Koçoğlu: “En Ucuz Olan, En İyi Olur Mantığı Bitirilmeli”
Toplantının açılış konuşmasını yapan Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası(İNTES) Başkanı Şükrü Koçoğlu, kamu ihale mevzuatını eleştirerek, en ucuz olan, en iyi olur mantığının bitirilmesi gerektiğini söyledi. “Kamu İhale Kanunu bize gelen gideni arattı sözünü hatırlattı” diyen Koçoğlu, “Esas, yapılabilir fiyatlarla işin ihale edilmesidir. Yıllardır süregelen gerçekçi fiyatlar yerine ilgisi olmayan aşırı düşük tekliflere işin verilmesinin sağlanması hususu sistemden nitelikli firmalarımızı dışlamaktadır. İhalelerin aşırı düşük tekliflerle sonuçlanması, işleri yapılabilir olmaktan çıkarmaktadır” diye konuştu.
“Türkiye Su Zengini Değil”
Türkiye’nin su zengini olmadığını belirten Koçoğlu, bir ülkenin su zengini sayılabilmesi i Çin kişi başına düşen yıllık su miktarının 8 bin ile 10 bin metreküp olması gerektiğini kaydetti. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye’de kişi başına düşen yıllık su miktarının 1960’larda 28 milyon nüfus i Çin 4 bin metreküp iken, bugün bu miktarın azalarak yıllık yaklaşık bin 519 metreküpe düştüğünü aktardı. Koçoğlu, 2030 yılında 100 milyon olması öngörülen nüfus sonucu, kişi başına düşen su miktarının ise yıllık bin 120 metreküp düzeyine düşeceğini dile getirdi. Koçoğılu, Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2030 yılında dünyada, 2020 yılına göre 602 kat fazla enerjiye ihtiyaç duyulacağını hesapladığını bildirdi.
“Türkiye’nin HES’leri Harekete Geçirmesi Gerekiyor”
1950’den bu yana dünya nüfusunun 2.5 kat artarken, enerji talebinin 7 kat arttığını kaydeden Koçoğlu “Türkiye enerjide dışa bağımlı bir ülkedir. Bu oran petrolde yüzde 92 iken, doğalgazda yüzde 98 seviyesindedir. Türkiye, OECD ülkeleri içerisinde geçtiğimiz 10 yıllık dönemde enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği ülke durumundadır. Aynı şekilde ülkemiz, dünyada 2002 yılından bu yana elektrik ve doğalgazda Çin’den sonra en fazla talep artış hızına sahip ikinci büyük ekonomi oldu. Bize düşen bu süreçte suyumuzu ve enerji arzımızı güven altına alacak yatırımlar yapmaktadır” dedi.
Dünya yenilenebilir enerji kaynaklarını hızla harekete geçirirken Türkiye’nin de yenilenebilir enerjinin en önemli parçası olan Hidroelektrik Santralleri (HES) harekete geçirmek gerektiğini söyleyen Koçoğlu, dünya su potansiyelinin tamamına yakınının kullanılmış durumda olduğunu kaydeden Koçoğlu, “Bazı gelişmiş ülkeler hidroelektrik potansiyellerinin yüzde 90’ını değerlendirdi. ülkemizde ise bu oran henüz yüzde 40’dır. Ancak mevcut projeler tamamlandığında toplam 120 milyar kilowatt saatin üzerinde enerji HES’lerde üretilecek. Cumhuriyetimizin 100. yılında hidroelektrik potansiyelimizin yüzde 90’ını kullanır hale geleceğimize inancımız tamdır. Ancak Enerji yatırımlarında bürokrasi azaltılmazsa bu hedefi tutturmamız hayal olabilir” diye konuştu.
“HES’lerde Dünyanın Sayılı Projelerini İnşa Ediyoruz”
Devlet Su işleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre bin 494 adet HES projesine başvurulduğunu, bunların kurulu gücünün 30 bin mw olduğunu belirten Koçoğlu, “HES’lerde dünyanın sayılı projelerini inşa ediyoruz. Örneğin dünyanın 6’ıncı, ülkemizin ise en yüksek barajı olan Artvin Deriner Barajı’nda yılda 2 milyar 118 milyon kw/saat enerji üretimi mümkün olacak. Dünyanın 3. en yüksek barajı olacak Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santralı’nın sözleşmesi imzalandı. Ilısu Barajı, yine dev projelerimiz arasında. Bu barajların İNTES üyesi firmalar tarafından inşa edilmesi ise bizler i Çin ayrı bir gurur kaynağıdır” diye konuştu.
“Bürokrasiye Boğulmaya Başladık”
“Enerji yatırımlarını gerçekleştirenler olarak biz bürokraside boğulmaya başladık” diyen Koçoğlu, şunları söyledi:
“Birçok enerji yatırımı bazen sadece inisiyatif kullanılmadığı için uzuyor. İşler gereksiz şekilde zorlaştırılıyor. Özellikle HES’ler başta olmak üzeri enerji yatırımlarında sürecin hızlanması halinde özel sektör tarafından yapılan yatırımların hem daha çabuk ekonomiye kazandırılması mümkün olacaktır. Kendi kendine yetebilmenin ötesinde, dış dünya ile rekabet edebilen bir enerji sektörünün oluşabilmesi için, enerji yatırımlarının sorunları acil olarak çözüm beklemektedir. Bürokratik engeller bir an önce aşılmalı ve gerekli kurumlarla yapılan yazışmalar hızlandırılmalı.
Enerji yatırımlarının realize edilmesinde çok sayıda kurum ve kuruluşla ilişki kurulmak, onay, izin veya ruhsat alınmak zorunda kalıyoruz. Bu noktada kurumlar arası yetki kargaşasının bir an önce sona erdirilmesini istiyoruz. Enerji yatırımlarında çok farklı idarelere muhatap olunması ve idareler arasındaki koordinasyonsuzluklar nedeniyle çok ciddi zaman kayıpları yaşanıyor. Gecikmeler, yüklenicilerin sözleşmeyle ilgili sorumluluklarını iradeleri dışında nedenlerle yerine getirememeleri sonucunu yaratıyor. Bu da yine yüklenicilerin haksız yere cezai sonuçlarla karşılaşmalarına neden oluyor. İdarelere işlem ve incelemelerini tamamlaması için süre konulması ve bu süreye mutlaka uyulmasının sağlanmasını bekliyoruz. Yargının sosyal (çevre) hassasiyet adı altındaki durdurma kararları da yatırımları olumsuz etkiliyor.”
“Denetimler Cezalandırma Yöntemi Olmamalı”
Denetimlerin mutlaka olması gerektiğini ama bunların bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılmaması gerektiğini vurgulayan Koçoğlu, “Son dönemde zaman zaman bu uygulama ile mağdur olan üyelerimiz ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kaldılar. Kamu kaynaklarının sarf denetimine hiç kimsenin bir şey söylemesi ya da karşı çıkması düşünülemez. Ancak, ihalesi yapılan ve devam eden kimi zaman tamamlanan işlerde geriye doğru, teknik yerindelik denetimi ciddi sorunları da beraberinde getiriyor” dedi.
Koçoğlu konuşmasında sektörün kemikleşen sorunlardan Kamu İhale Kanunu ile ilgili açıklamalarda bulundu. En ucuz olan en iyi olur mantığının bitirilmesi gerektiğini vurgulayan Koçoğlu, “Kamu İhale Kanunu bize, ‘gelen gideni arattı’ atasözünü hatırlattı. En önemli sorunları arz etmek istiyorum. Projelere ilişkin idarelerce belirlenen yaklaşık maliyetler yeterli maliyet araştırması ve hesaplama yapılmadan kümülatif değerler üzerinden belirlenmektedir. Esas, yapılabilir fiyatlarla işin ihale edilmesidir. Yıllardır süregelen gerçekçi fiyatlar yerine ilgisi olmayan aşırı düşük tekliflere işin verilmesinin sağlanması hususu sistemden nitelikli firmalarımızı dışlamaktadır. İhalelerin aşırı düşük tekliflerle sonuçlanması, işleri yapılabilir olmaktan çıkarmaktadır. Diğer taraftan fiyat değişiklikleri ile yapım işinde kaliten ödün verilmesine sebebiyet vererek, işin kalitesini etkileyecek sonuçların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu sebeple, işin uygun kişi ve fiyatla ihale edilmesi ve işin süresinde belirtilen kalite ve fiyatla yapılmış olması ile en büyük kamu yararı sağlanmış olacaktır” şeklinde konuştu.
Sektörde projelerin yıllara sari olarak yapıldığını belirten Koçoğlu, fiyat artışlarının her yıl ÜFE-TÜFE’ye bağlı olarak uygulandığını belirtti. “Domates fiyatı düşüyor, TÜFE düşüyor, patlıcan fiyatı artıyor, TÜFE artıyor. Benim işim bunlarla değil ki. Benim işim petrol demir, çimento asfalt. Bunlarla. Enflasyon hesaplamasında bunlar dikkate alınmalı” serzenişinde bulundu.
Toplantının ev sahipliğini yapan Sistem Elektromekanik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Merdan Hürmeydan ise uzun süredir bitirilemeyen projelerin tamamlanması konusunda geliştirdiği projeler için Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’na teşekkür etti.