İNTES Başkanı M. Şükrü Koçoğlu’nun Dünya Gazetesi’nin ISO 500 eki için yaptığı açıklama

İNTES BAŞKANI KOÇOĞLU:“İLK ÇEYREK 2013 YILI İÇİN UMUT VERİYOR”

Dünya 2012 yılını siyasi ve ekonomik çok farklı dalgalanmalarla geçirdi. Başta Avrupa olmak üzere dünya ekonomisini derinden etkileyen bu dalgalanmalardan Türk ekonomisi de nasibini aldı. Yılın ikinci yarısından itibaren uygulanmaya konulan ve “sert fren” olarak da adlandırılan tedbirler, doğal olarak beklentilerin de değişmesine neden oldu.

2012 yılı için yüzde 3 olan büyüme beklentisi 2.2 olarak gerçekleşti. Türkiye ekonomisi için Orta Vadeli Program’da 2013’te % 4, 2014 için ise % 5’lik öngörüler mevcut. IMF’in Türkiye ekonomisi için 2013 yılında % 3.5, 2014’te ise % 4.1’lik büyüme tahminlerine karşın, OECD ise bu öngörülerini; 2013’te % 4.1, 2014’te de % 4.5 olarak açıkladı. Avrupa Birliği’nin Türkiye ekonomisi büyüme öngörüleri ise 2013’te % 3.6 ve 2014 için ise % 4.1.

Türkiye ekonomisi için beklentiler böyle iken 2013 yılının ilk çeyrek büyüme rakamları açıklandı. Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde yüzde 3 büyüdü.

2011 yılında yüzde 11,3 büyüyen inşaat sektörü ise dünya ve Türkiye ekonomisindeki gelişmelerin etkisiyle 2012 yılını beklentilerin oldukça altında yüzde 0,6 büyüme ile kapattı.

Diğer taraftan geçen yıl yapı ruhsatı verilen yapıların yüzölçümü yüzde 22.3 oranında artarken, yapı kullanma izin verilen binaların yüzölçümü yüzde 2.9 azaldı. Üç Aylık İnşaat Sektörü Ciro Endeksi 2012 yılı dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 11,5 arttı.

Bina İnşaatı Sektörü Ciro Endeksi yüzde 15,1 artarak 198,3’den 228,2’ye yükseldi. Bina Dışı İnşaat Sektörü Ciro Endeksi ise yüzde 7,1 artarak 256,9’dan 275,2’ye yükseldi.

İnşaat sektöründe istihdamın toplam istihdam içerisindeki payı Ocak 2013 döneminde yüzde 8,12 olarak gerçekleşti.

2013 yılına iyi başladık…

2012 yılındaki bu olumsuz tabloya rağmen bu yılın ilk çeyreğindeki sektörümüze ait büyüme verileri inşaat sektörünün yeniden atağa kalktığını ortaya koymaktadır. 2013 yılının ilk çeyreğinde üstelik şantiyelerin kapalı olduğu bir dönemde yüzde 5,9 büyüme hızının yakalanması sektörümüz ve Türk ekonomisi açısından umut vericidir. Ekonomik ve siyasi istikrarın sürmesi halinde bu rakamlar bize sektörümüzün bu yıl içinde çift haneli büyüme rakamlarını yakalayabileceğinin sinyalini vermektedir.

Türkiye ekonomisinin yüzde 3 büyüdüğü bir dönemde, sektörümüzün beklentilerin üzerine çıkan büyüme performansında, hükümet tarafından hız verilen ve 6 milyon konutu içeren kentsel dönüşüm çalışmalarının etkili olduğu bir gerçektir.

Kentsel dönüşüm bütün belirsizliklerine rağmen inşaat sektörünün tüm alt sektörlerine canlılık getirdi, sektörümüzün geneline ivme kattı. Özellikle çimento, hazır beton ve tuğla gibi alt sektörlerde bu canlanmanın daha yoğun yaşandığını söyleyebiliriz. Kentsel dönüşüm projeleri bu kararlılıkla sürdürülürse bunun önümüzdeki sektöre etkisini daha da net olarak görebiliriz.

Yine yılbaşından itibaren uygulamaya giren KDV oranlarındaki değişiklik ile çok yağışlı geçmeyen kış mevsimi de inşaat sektöründeki bu büyümede ciddi bir rol oynamıştır.

İlk çeyrekte diğer sektörleri değerlendirdiğimizde; enerji sektörü yüzde 3, madencilik sektöründe yüzde 4,5 küçülürken, imalat sanayi ise yüzde 2,8 büyüdü. İnşaat sektörünün Türk ekonomisinin lokomotifi olduğu dikkate alınırsa bu yılın ilk çeyreğindeki bu sonucun yılın kalan bölümünde ekonomideki büyümeyi de tetikleyeceği öngörülebilir.

Diğer taraftan start verilen İstanbul üçüncü havalimanı, Çukurova Havalimanı, Kanal İstanbul gibi büyük kamu projeleri de düşünüldüğünde, 2013 yılının sektörümüz açısından umut verici olduğu açıkça görülecektir.

Konut stoğuna dikkat!

Kentsel dönüşümle gelen hareketlilik bir yana konut stoğu sektörün önemli bir sorunu olmaya devam etmektedir.

Türkiye’de konut ihtiyacının nüfusa paralel olarak artması ve talebi de artırması beklenirken, konut sektöründe bir süredir talep arzdan daha düşük seyretmektedir. Bu durum da doğal olarak konut stokunun büyümesine yol açmakta ve sektörümüzün en önemli sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sektörümüzde geçen yılki, durağanlığa rağmen, Türkiye’nin gelişmekte olan ülke olması alt ve üst yapı talebini canlı tutmaktadır. Yanı sıra, artan nüfus ve şehirleşme ile paralel olarak konut ve altyapı talebinin sürmesi, sektörün belli bir standardın üzerinde büyümesi sonucunu doğurabilecektir.

Bütün bu koşulların yanı sıra sektörün bir süredir beklediği yasaların arka arkaya çıkması (2B, yabancılara mülk satışı, kentsel dönüşüm) 2013 yılına ilişkin inşaat sektörüyle ilgili umutları artırmış durumdadır.

Sonuç olarak; 2013’ün ilk yarısındaki olumlu gelişmelerin etkisinin yılın ikinci yarısında çok daha belirgin olarak gözleneceğini düşünüyoruz. ‘Normal siyasi ve ekonomik koşullar’ altında bu etkilerle sektörün büyüme trendini devam ettireceğine inanıyorum.

Yurt dışı müteahhitlikte hedef yeni pazarlar…

 Türk İnşaat Sektörü olarak bugün dünyanın birçok ülkesinde, haritada yerini bulmakta zorlandığımız ülkelerde iş yapıyoruz. Müteahhitlik sektörümüz 2012 yılını, 27,2 milyar dolarlık rekorla proje değeri ile en fazla proje üstlenilen yıl olarak kapattı. Dünyada Türk müteahhitleri artık marka oldu ve bu başarı tesadüf değil.

Türk firmalarının bugüne kadar üstlendiği 7.141 projenin toplam değeri 250,9 milyar dolara ulaştı. 2013 yılında Güney Sudan’da üstlenilen proje ile birlikte müteahhitlik sektörümüzün proje üstlendiği ülke sayısı 101 oldu.

Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da yaşanan siyasi krizlere rağmen başarılı işlere imza atmaya devam ediyoruz.  Arap Baharı veya diğer adıyla ‘Libya felaketi’ olmasaydı, bugün inşaat sektörünün yurt dışındaki payı çok daha fazla olacaktı.

Sektörümüzün başarılarına yenilerini ekleyebilmesi için çözülmesi gereken birkaç sorumuz var. Özellikle bazı ülkeler ile sosyal güvenlik anlaşması olmadığı için çifte vergilendirmeye tabi oluyoruz, bu da yurtdışına daha fazla Türk işçisi götürmemizi engellemektedir.

Türkiye’nin dünyadaki yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinden aldığı pay yüzde 3,5’tir. Bu payın mutlaka artırılması gerekir. Bunun için Türk müteahhitleri olarak yeni pazarlara yönelmeliyiz ve daha yüksek cirolu ve daha karlı işler almalıyız. Daha çok çaba sarf etmeliyiz. Bu konuda Hükümetimizin yurtdışı pazarlarda sektörümüze verdiği desteğin önümüzdeki dönemde de artarak devam edeceğine inanıyoruz.

Sonuç olarak; Siyasi ve ekonomik istikrarın bozulmaması, hedeflerimize ulaşmadaki en önemli unsurdur.