Dünya Gazetesi için 2013 yılını değerlendiren 2014 beklentilerini açıklayan İNTES Yönetim Kurulu Başkanı Celal Koloğlu, “2014 Yılı Türkiye ekonomi ve inşaat sektörü açısından kritik bir yıl olacak. Sektörümüzün ekonomideki rolü daha da iyi anlaşılacaktır. Sorumluluğumuz büyük” dedi.
Türkiye ekonomisi 2013 yılının üçüncü çeyreğinde yakaladığı yüzde 4,4’lük büyümeyle üst üste tam 16 çeyrektir büyüme trendini sürüyor. Dünya genelinde yaşanan siyasi ve ekonomik istikrarsızlığa rağmen Türkiye’nin 2013 yılında tahminlerin de üzerinde büyüme trendi yakalaması ve bunu sürdürmesi gerçekten önemli bir başarıdır.
Dünya ekonomisindeki çalkantılardan elbette ki inşaat sektörü de ciddi şekilde etkilendi. 2011 yılında sektördeki büyüme oranı yüzde 11,5 iken 2012 yılında bu oran yüzde 0,6’ya düştü.
Ancak krizden çıkış yolu olarak gösterilen inşaat sektörü 2013 yılında, geçen yılki, ‘durgunluğunu’ aşarak yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde Türkiye ortalamasının üzerinde büyüdü.
Dönemsel olarak şantiyelerin kapalı olduğu dönemde yani yılın ilk 3 ayında beklentilerimizin üzerinde yüzde 5,9’luk büyüme göstermesi, 2013 yılının sektörümüz açısından geçen yıla oranla daha iyi geçeceğinin sinyalini vermişti. Nitekim inşaat sektörü yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,9 ikinci çeyreğinde yüzde 7,6, üçüncü çeyrekte ise yüzde 8,7 büyüdü.
2013 yılı ikinci çeyrek döneminde alınan yeni konut yapı ruhsatları, bir önceki çeyrek döneme göre de yüzde 47,4, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6,9 artarak 232.574 oldu. Alınan konut yapı izinleri ise son iki yıldır genişleyen yeni konut stokunun arzı ile artışını sürdürmektedir.
Bina inşaatı maliyetleri ise bu yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 2,3 arttı.
Büyüme rakamlarının da ortaya koyduğu gibi inşaat sektörü Türk ekonomisinin lokomotifi olmaya devam etmektedir… Küresel ve bölgesel tüm olumsuzluklara rağmen, sektörümüzün, Türkiye’nin yakaladığı büyüme trendinde katkısı yadsınamaz. İnşaat sektörümüz büyüdükçe Türkiye’de büyümeye devam edecektir.
Dev Projeleri Türkiye’ye Kazandırıyoruz
Dünya ekonomik ve siyasi krizlerle boğuşurken, Türkiye büyük projeleri birbiri ardına hayata geçirmekte yeni projeler için adım atmaktadır.
10 yıl içerisinde tamamlanması planlanan; İstanbul Boğazı’na 3. Köprü, İstanbul’un 3. Havalimanı, Avrupa’nın en büyük ikinci köprü inşaatını da kapsayan 6,9 milyar dolarlık İstanbul-İzmir otoyolu, 50 şehirde büyük alt yapı ve üst yapı inşaatları ile kentsel dönüşüm, hızlı tren, yeni bölünmüş yollar, tüp geçitler, limanlar, bölgesel havalimanları projeleri, Türkiye’yi hedeflediği gelişmiş ülkeler kategorisine taşıyacaktır.
Avrupa Birliği ve Euro bölgesinde inşaat sektöründe küçülme sürerken, Türk İnşaat Sektöründeki büyüme ivmesinin yakalanmasında 6,5 milyon konutu içeren kentsel dönüşüm çalışmaları da önemli rol oynamaktadır. Bugün Türkiye tarihi ve çok önemli bir süreçten geçmektedir. Türkiye’nin hatta dünyanın büyük imar hareketlerinden biri olan ve ekonomik büyüklüğü 500 milyar dolara ulaşan bu dönüşüm inşaat sektörümüzü tüm alt sektörleriyle birlikte canlandıran bir süreçtir.
Müteahhitlik Sektörümüz Yurtdışında ‘Destan’ Yazıyor
Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da yaşanan siyasi krizlere rağmen başarılı işlere imza atmaya devam ediyoruz. Türk inşaat firmaları, kazandıkları tecrübeyle dünya inşaat sektörüne yön veren aktörler haline geldi.
Uluslararası inşaat sektörü dergisi Engineering News Record-(ENR) tarafından düzenlenen ve dünyanın önde gelen müteahhitlik firmalarının uluslararası piyasalarda elde ettikleri gelirlere göre sıralandığı ENR Top 250 Listesi–2013’de Türk firmalarının başarısını ortaya koymaktadır.
Yaşanan olumsuzluklara rağmen dünyanın en büyük müteahhitlik firmalarının sıralandığı ENR Top 250 Listesi’nde Türk inşaat sektörü Çin’in ardından ikinci sırada yer aldı ve ilk 100 firma arasında 5, liste geneline ise 38 temsilcisi vardır.
ENR’nin müteahhitlik firmalarının uluslararası pazarlarda 2012 yılı faaliyetlerine göre hazırlanan listenin bu yıl ilk 100 firması içinde 5 Türk firmasının olmasından gurur duyuyoruz…
Sadece ENR Top 250 Listesi’ne giren Türk firmalarının 2012 yılında uluslararası pazarlarda elde ettikleri gelirler 16,8 milyar dolardır. Listede yer alan Türk şirketlerinin 2012 yılı gelirleri, listedeki tüm firmaların toplam gelirlerinin yüzde 3,3’ü düzeyindedir ki bu önemli bir başarıdır.
Türk müteahhitlik firmalarının en önemli pazarlarından olan Ortadoğu’da proje gelirleri yüzde 9 oranında artış gösterdi. Kuzey Afrika’da yaşanan siyasi krizler ise proje gelirlerinde yüzde 10,5 oranında düşüşe neden oldu.
Türk İnşaat Sektörü olarak bugün dünyanın birçok ülkesinde, haritada yerini bulmakta zorlandığımız ülkelerde iş yapıyoruz. Dünyada Türk müteahhitleri artık marka oldu ve bu başarı tesadüf değil.
2014 Yılı Her Açıdan Önemli
2014 yılı her açından önemli bir yıl olacaktır. Yerel seçimlerin yapılacağı bir yıl olmasının yanı sıra ekonomik dengeler açısından da riskli bir yıl olacaktır. Bir yandan Türkiye ekonomisinin kaynak açığının (cari açık) beslediği riskler, bir yandan da yakın bölgemizde gelişen siyasal olaylardan bize yansıyan riskler söz konudur. Bugün içinde bulunduğumuz durumu iyi analiz etmemiz ve hesaplarımızı ona göre yapmamız gerekiyor. Yüksek cari açık ve yüksek enflasyon ortamında, tasarrufların çok düşük, borçlanma oranının yüksek olması seçim sürecine girerken risklerin daha da artacağının göstergesidir.
Dolayısıyla önümüzdeki bir iki yıllık dönemde Türkiye ekonomisinde büyümenin yavaşlayacağını düşünüyorum. 2014 yılında özel sektör inşaat yatırımlarının büyümeye artı yönde katkı sağlaması ve pozitif büyümeye geçmesi umut edilmektedir. Bu nedenle küresel, siyasi, bölgesel ve ekonomik belirsizliklerin ortadan kalkması ekonominin özel sektöre odaklı büyümeyi sürdürmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Bu ortamda sektörümüzün önemi her geçen gün artmaktadır. Sektörümüz üzerine düşen görevin ve sorumluluğun bilincindedir. İnanıyorum ki 2014 yılında inşaat sektörünün önemi bir kez daha anlaşılacaktır.
Dünya çapında projelerin start aldığı, yurtdışında müteahhitlik hizmetlerinde dünya ikincisi olduğumuz bir ortamda inşaat sektörünün yükselen trendi tesadüf değildir. Bu trendin sürdürülebilir olması için inşaat sanayicileri olarak önümüzdeki dönemde de ekonomik ve siyasi istikrarın devam etmesi gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca siyası erkin, özel sektöre öncülük eden ve öncelik veren kararlılığının devam etmesini bekliyoruz.