Kış saati uygulaması en çok 3 yaş öncesi çocukları vuruyor!
Türk Uyku Tıbbı Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hikmet Yılmaz, kış saati uygulamasının insanların biyolojik saatini bozduğunu belirterek, bunun sonucunda, yorgunluk ve konsantrasyon bozukluğu yaşanabileceğine dikkat çekti.
Türk Uyku Tıbbı Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hikmet Yılmaz, kış saati/yaz saati uygulamalarının insanlardaki biyolojik saatin (iç saatin) düzenini geçici de olsa bozarak, uyku veriminde azalmaya neden olabileceğini belirterek, kış saati uygulamasının en fazla 3 yaş öncesi çocukları etkilediğini söyledi.
Aynı zamanda Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Hikmet Yılmaz, gün ışığından yararlanmak ve enerji tasarrufu sağlamak amacıyla; 27 Ekim’de saatlerin bir saat geri alınmasıyla başlayacak olan kış saati uygulamasının uyku düzenine etkileriyle ilgili açıklama yaptı. Prof. Dr. Yılmaz, uygulamanın hem yetişkinleri hem çocukları etkilediğini ifade ederek, “Saat uygulamalarının gerçekleştiği gece biyolojik saatimiz ile günlük saat birbirine uymadığından, ertesi gün ve bazen sonraki birkaç gün uykusuzluk, uyku bozuklukları, iştahsızlık, halsizlik, bitkinlik, çabuk yorulma, dikkat eksikliği, konsantrasyon bozukluğu gibi belirtiler yaşanabilir. Saat uygulamaları, bebeklerde uyku verimini olumsuz etkiler” dedi.
Bebekler ve ‘Baykuş uykusu’ olanlar daha çok etkileniyor!
Uykunun oluşmasında etkili olan birçok faktör bulunduğuna dikkat çeken Yılmaz, şu bilgileri verdi:
“Bu faktörlerden biri de biyolojik saatimizi ya da iç saatimizi düzenleyen, göz hizasında beynin arka kısmında yer alan ‘’Suprakiazmatik çekirdek’’ denilen bir yapıdır. Sinir hücrelerinden oluşan bu yapı, gözlerden gelen sinyallere göre fonksiyonunu yerine getirir. Işık ve karanlığa göre vücut fonksiyonları arasında denge oluşturur. Işık uyaranı alırsa bu çekirdek epifiz bezinin melatonin hormonu yapmasını engeller, karanlık uyaranı alırsa yine epifiz bezini etkileyerek bu sefer melatonin hormon üretimini artırır. Melatonin hormonu bizi uykuya hazırlayan, uykuya dalmamızı sağlayan hormondur. Bu hormon yeterince salgılanmazsa uykuya dalma güçlüğü, uykuyu sürdürme güçlüğü yaşarız. İşte bu kış saati/yaz saati uygulamaları insanlardaki biyolojik saatin (iç saatin) düzenini geçici de olsa bozarak uyku veriminde azalmaya neden olabilir. Uygulamanın ertesi günü ve bazen sonraki birkaç gün uykusuzluk, uyku bozuklukları, iştahsızlık, halsizlik, bitkinlik, çabuk yorulma, dikkat eksikliği, konsantrasyon bozukluğu gibi belirtiler yaşanabilir. Bu belirtiler özellikle geç yatıp geç kalkan, ‘’Baykuş tipi uyku yapısı’’ diye tanımlanan uyku özelliği olanlarda ve 3 yaş öncesi bebeklerde daha belirgin ve sık olarak görülür”
Ne yapılmalı?
Saat uygulanmasının gerçekleştiği gecenin sabahında da alışılmış rutin saatte kalkmanın ve gündüz uyumayıp, takip eden akşam da yine rutin saatinde yatmanın önemine dikkat çeken Yılmaz, bebekler konusunda, şu uyarılarda bulundu:
“Sabahları kreşe, yuvaya ya da onlara bakacak babaanne/anneanneye bırakılması gerektiği için sabah belli bir saatte uyandırılması gereken 3 yaş öncesi çocuklarda saat uygulamasının olumsuz etkilerini yaşamamak için önlem almak gerekiyor. Bunun için saat uygulamasından 2-3 gün öncesinden başlamak üzere çocuğun uyku saatini (her gün 20 dakika ya da 30 dakika şeklinde) ileriye alarak yeni yatış-kalkış saatine adapte etmek mümkün. Böylece çocuğun biyolojik uyku saati ile dış saat arasındaki uyumsuzluk sınırlı tutularak, çocuğun uyku verimi korunabilir”