Bitkisel Yağ Sanayicilerden ‘Acil Çözüm’ Çağrısı: “Hammaddede Dışa Bağımlı Hale Geldik” “Tağşişe Yaptırım Arttırılsın ve İfşa Edilsin”

Hammadde sorunu büyüyor, sektör yüzde 75 ithalata bağımlı hale geldi. Yağlı tohum ve ham yağ ithalatı tarım ürünleri ithalatının üçte birine ulaştı.

Sınai amaçlı ham yağ ithalatı ve hileli karışım (tağşiş) sektörde haksız rekabete neden oluyor.

Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, hammaddede dışa bağımlılığın ve tağşişin önlenmesi için bir an önce tedbir alınması çağrısı yaptı.

Hammadde yetersizliği nedeniyle dışa bağımlı hale gelen Bitkisel Yağ Sanayicileri, özellikle sıfır gümrükle ithalat ve hileli karışımın (tağşiş) neden olduğu haksız rekabet sorunlarına acil çözüm bekliyor. 1 Kasım seçimleri sonrası kurulacak hükümetten beklentileri yüksek olan Bitkisel Yağ Sanayicileri, yağlı tohum üretiminde destekleme politikalarının değiştirilmesini ve hileli karışım yapan firmalara ağır ceza ve yaptırım uygulanmasını istiyor.

Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, yağlı tohum ithalatındaki son yıllardaki artışa dikkat çekerek, sektörde yüzde 75’e varan dışa bağımlılığın önlenmesi için ‘acil’ tedbir alınması gerektiğini söyledi. “Türkiye’de sanayicinin öncelikli sorunu hammadde” diyen Büyükhelvacıgil, “2014 yılında Türkiye’de gerçekleşen 3 milyon ton yağ arzının sadece 770 bin tonu yerli üretimle karşılandı. İhtiyacımızın yüzde 25’ini yerli üretimle, yüzde 75’ini ithalatla karşılıyoruz. Rakamlar ürkütücü boyutlara ulaşıyor. Önümüzdeki yıllarda yağlı tohum veya hamyağ temin edememe gibi bir riskle karşı karşıya kalabilir ve son ürün olan rafine edilmiş ambalajlı yemeklik yağ ithal etme zorunluluğu yaşayabiliriz” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin 2014 yılında 6 milyon 240 bin ton yağlı tohum ve türevlerini ithal ettiğine ve 4,3 milyar dolar ödediğine dikkat çeken Büyükhelvacıgil, “Sektörün hammaddede dışa bağımlılıktan kurtulması için yerli üretimin mutlaka arttırılması gerekli. Ayçiçeği tohumu ekim alanı şu anda 550 bin hektar civarında. Ekim alanını en az iki katına çıkarılmalıyız. Dışa bağımlılıktan kurtulmak için yılda en az 2 milyon ton ayçiçeği tohumu üretmek zorundayız. Ülkemizde tarım ürünlerinde dış ticaret açığı olmadığı halde, yağlı tohum ve türevlerinde 2,5 milyar doların üzerinde dış ticaret açığı bulunuyor” dedi.

Dünyada geçen yıl yağlı tohum üretiminin 536 milyon ton, Türkiye’de 2 milyon 741 bin ton olduğunu kaydeden Büyükhelvacıgil, dünyada bitkisel ham yağ üretiminin 175 milyon ton, Türkiye’deki üretimin ise 771 bin ton olarak gerçekleştiğini hatırlattı.

1.5 YILDA VERGİ KAYBI 53 MİLYON DOLAR             

İthalatı tetikleyen bir diğer unsurun da boya sanayinde kullanılmak üzere sıfır gümrükle ayçiçeği yağı ithal edilmesi olduğunu vurgulayan Tahir Büyükhelvacıgil şunları söyledi:

“Daha önceki yıllarda boya sanayinde soya yağı veya keten yağı kullanılırken, gözetim fiyatından dolayı gümrük vergisinin aşırı artırıldığı son yıllarda, ayçiçek yağı kullanılması ve sıfır gümrükle ayçiçeği yağı ithal edilmesi sektörümüze vurulan bir başka darbedir. Rakamlar her şeyi ortaya koyuyor. 2013 yılında 18 bin 841 ton olan teknik ve sınai amaçlı yağ ithalatı, 2014 yılında 64 bin 300 tona, 2015 yılının ilk 7 ayında ise 35 bin tona çıktı. Bu artış düşündürücüdür! İthal edilen bu yağın hepsi teknik ve sınai amaçlı mı kullanılıyor? Bitkisel yağ sektöründe haksız rekabete neden olan bu durumun engellenmesi için teknik ve sınai amaçlı yağlara da ayçiçeği ham yağına uygulanan gümrük vergisi uygulanmalı.

Sıfır gümrükle ithalat nedeniyle devletimizin ciddi bir vergi kaybı da söz konusu. Türkiye’nin ton başına 540 dolar vergi kaybı var. Buna göre 2014 yılında Türkiye ekonomisinde vergi kaybı 35 milyon dolar, son 1,5 yıldaki vergi kaybı ise 53 milyon dolar.

Özellikle dahilde işleme rejimi kapsamında yapılan ihracatlar karşılığında sıfır gümrükle ithalat son yıllarda sektörümüzün en önemli sorunu haline geldi. Sıfır gümrük vergisiyle ithal edilen ham yağlar piyasada haksız rekabete sebep oluyor. İhracat artışının tamamına yakınının Irak ve Suriye’ye olması ve iç piyasada düşük fiyatla teklif edilen ham yağ, gümrüklerde yaşanan suiistimalleri net şekilde ortaya koyuyor. Özellikle Suriye’ye yapılan ihracat son 5 yılda 10 misli arttı. Ne oldu da Suriye’ye bitkisel yağ ihracatı bu kadar arttı? Suriye’de savaş ve göç nedeniyle nüfus azalırken yağ ihracatındaki bu artış düşündürücü.”

TAĞŞİŞ YAPAN İFŞA EDİLMELİ

Sektörün bir diğer önemli sorununun hileli karışım (tağşiş) olduğunu kaydeden BYSD Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, tağşiş yapanlara caydırıcı yüksek cezalar uygulanması hatta cezalara rağmen tağşişte ısrar eden firmaların Avrupa’da olduğu gibi ticaretten men edilmesi gerektiğini savundu.

Tüketicinin marketten yağ alırken hileli karışımı anlamasının mümkün olmadığını vurgulayan Büyükhelvacıgil, “Ne yazık ki tüm uyarılarımıza rağmen son zamanlarda hem iç piyasa, hem de ihracatta hileli karışım (tağşiş) yaygınlaştı. İç piyasada merdiven altı diye adlandırılan sadece dolum tesisi olan firmalar, ayçiçeği yağına daha düşük fiyatlı olan soya yağı, kanola yağı ve/veya aspir yağını karıştırarak haksız rekabete sebep oluyor. Sonuçta tüketici aldatılıyor. Gıdada hile yapanlar için kontrol ve denetim mekanizması etkin çalıştırılmalı. Bu arada ürünlerin standartlara uygunluğu denetlenmeli bunun için de laboratuarların tahlil standartlarında metot birliği sağlanmalı. Tağşişle mücadele hususunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yapılan denetimler artırılmalı ve caydırıcı daha yüksek cezalar uygulanmalıdır. Hatta hileli karışım yaparak tüketiciyi aldatan firmalar basında ifşa edilmeli, cezaya rağmen tağşişte ısrar edenler ise Avrupa’da olduğu gibi ticaretten men edilmeliHalkımız da bu konuda bilinçli olmalı. Bilmediği markaları satın almamalı, tadı farklı olan şüpheli ürünleri şikayet etmelidir” diye konuştu.

SEKTÖR ÇÖZÜM BEKLİYOR

7 milyar dolar büyüklüğündeki bitkisel yağ sektöründe yaşanan bu sorunların kararlılıkla uygulanacak düzenleyici tedbirlerle çözülebileceğine işaret eden Tahir Büyükhelvacıgil,  “Eğer yılda 2-2.5 milyon ton ayçiçek tohumunu üretebilseydik sektör olarak ülke olarak hiç bu sorunları yaşamazdık” dedi. Büyükhelvacıgil, bitkisel yağ sektöründe, hammadde yetersizliği, dışa bağımlılık, tağşiş yapılması, teknik ve sınai amaçlı ithal edilen yağların amacına uygun kullanılmaması, gümrük rejimi sorunlarının etkili ve sürekli çözümüne ilişkin önerilerini şöyle sıraladı:

“Dünyada olduğu gibi Türkiye’de da yağlı tohumlar artık stratejik ürün kategorisinde değerlendirmeli ve buna uygun tarım politikası geliştirilmeli. Yağlı tohum üretimini mutlaka artırmalıyız. Bugüne kadar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yapılan desteklemelere rağmen üretimde istenen artış sağlanamadı. Bu noktada çözüm önerimiz; desteklemenin iki aşamada yapılması ve alternatif ürünlere karşı avantajlı duruma getirilmesidir. İlk destekleme ekim zamanında üreticinin karar verme aşamasında yapılmalı. İkinci aşamadaki destekleme ise hasat sırasında düzenleyici fark ödemesi primi olarak belirlenmeli, yağlı tohum üreticisinin mağduriyetini önleyecek düzeyde olmalıdır. Primler alternatif ürünlere göre parite dikkate alınarak belirlenmelidir.

Gelişmiş ülkelerde sorunların tarafların da görüşleri alınarak birlikte çözüldüğünü görüyoruz. Biz de sektör olarak 1 Kasım seçimlerinden sonra kurulacak hükümetten umutluyuz. Sorunların yapıcı bir yaklaşımla çözüleceğine inanıyoruz. Herkes sorunun değil çözümün parçası olmalıdır.

YAĞ SANAYİCİSİ İTİBARINI KORUMALI

Bu noktada yağ sanayicilerimize de önemli görevler düşüyor. Sektörün saygınlığının korunması için hepimiz duyarlı olmalıyız. Eğer gelecek hedefimiz varsa daha güçlü olmak istiyorsak, Markalarımızı yaşatmak istiyorsak sektörümüze sahip çıkmalıyız. Bir şeylerin doğru olmasını istiyorsak başta sektörün oyuncuları olarak biz kendi işimize saygı göstermeliyiz, yanlışlıkları kendi içimizde çözmeliyiz. Unutmayalım ki sanayici olarak hem tüketiciye, hem sektöre hem de ülkeye karşı sorumluluğumuz var.”