AKKUYU NÜKLEER A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Anastasia Zoteeva, NTV özel yayınında Ahmet Arpad’ın konuğu oldu. Akkuyu NGS inşaatında gelinen son durumdan santralin Türkiye’ye yapacağı katkılara, yerel şirketlerin inşaat sürecinde oynağı rolden nükleer santraller hakkında doğru bilinen yanlışlara kadar pek çok konudaki soruları yanıtlayan Zoteeva’ın özel röportajından çarpıcı başlıklar şöyle:
Sahada çalışanların sayısı 20 bine ulaştı
“Şu an projede 20.000 kişi çalışıyor. İnşaat süreci 4 güç ünitesinde paralel olarak yürütülüyor ki; bu durum nükleer tesis inşaat sahaları için olağanüstü bir durumdur. Şantiyemiz, dünyanın en büyük nükleer inşaat projelerinden biridir. Her bir ünitede yapılan işlerden bahsedecek olursam; Birinci güç ünitesinde Ana Sirkülasyon Boru Hattı (ASBH) kaynağı olarak bilinen çok önemli bir teknolojik işleme başlamak üzereyiz. Bir insan vücudu ile benzetme yapacak olursam, bunun, insanın kalbinin damarları ve tüm dolaşım sistemi ile bağlantısı olduğunu söyleyebilirim. Başka bir ifade ile nükleer reaktör, boru hatları aracılığıyla buhar jeneratörleri ve sirkülasyon pompalarına kaynak işlemi ile bağlanıyor. Bu çok komplike bir teknolojik işlem ve biz bunu yapmaya hazırız, en yakın zamanda harekete geçeceğiz. Ardından ise çok ilgi çekici bir aşamaya geçeceğiz, reaktör binasının kubbesini kapatacağız. Orada yakıt yükleme işlerine de dahil olacak bir polar vinci kuruyoruz. Birinci güç ünitesinde olanlar bunlar. Ve elbette birinci güç ünitemize elektriği sağlayacak bir türbinin kurulumunun hazırlık sürecine de bu yıl başladığımızı hatırlatmalıyım. Birinci güç ünitesini takip eden ikinci ünitede- ünitelerin 1 yıllık ara ile devreye alınmasını planlıyoruz- bu sene içinde nükleer reaktörün gövdesinin kurumunu yapacağız. Bu da çok önemli bir aşama.”
Bu yıl önemli aşamalar tamamlanacak
“Eşi benzeri olmayan reaktör gövdesinin montaj yönteminde “open top” denilen bir teknoloji kullanıyoruz. Reaktör, 3 bin ton kapasiteli büyük bir vinç aracılığıyla kaldırılarak doğrudan projede öngörülen konuma indiriliyor. Bu yıl üçüncü ünitenin ‘Kor Tutucu’sunu kuracağız. Bu, Rus bilim insanlarının eşsiz bir teknik icadıdır. Nükleer santralimizin de pasif güvenlik sistemlerinin en önemli elemanlarından biridir. Basit bir şekilde tarif edecek olursam; bu, yüksek ısıya dayanaklı özel bir çelikten yapılmış, aktif alanın erimesi durumunda onu emecek ve sızdırmaz bir şekilde muhafaza edecek, nötralize malzeme ile doldurulmuş, reaktör gövdesinin altına kurulan koni şeklinde bir metal tankıdır. Bu, nükleer santralin işletimine ilişkin çok aşamalı güvenlik sisteminin bir parçasıdır sadece. Dördüncü ünitede ‘Reaktör Binası ve Türbin Bölmesi’nin temellerini hazırlamaya başladık. 4 ünite için gereken ana reaktör ve türbin binaları dışında santralin faaliyet göstermesini sağlayacak 560 bina daha inşa edildiğini vurgulamak isterim. Bunlar deniz hidroteknik yapıları, depolar, yakıt işleme, geri dönüştürme ve depolama binaları, arıtma tesisleri, demineralizasyon tesisleridir.”
Akkuyu NGS dünyanın en büyük inşaat projelerinden biri oldu
“Santralimiz her açıdan benzersizdir. Öncelikle, gerçek anlamda dünyanın en büyük inşaat projelerinden biridir. Rusya ve Türkiye ilişkileri tarihindeki en büyük yatırım projesi olmasının yanında, dünyanın da en büyük yatırım projelerinden biridir. Yatırım miktarı yaklaşık 20 milyar dolardır ve bu çok büyük bir finansmandır. İnşaat alanında çalışan 20 bin kişi, benzersiz ekipmanlar ve uluslararası bir takım… Tüm bunlar gerçekten NGS inşaatı tarihindeki benzersiz bir durumdur. Ana Müteahhit takımının çok uluslu bir takım olması, dünya çapındaki nükleer inşaat sektöründe nadiren görünen bir örnektir. Genelde ana müteahhit şirketi, nükleer santral inşa eden ülkenin (Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Çin, Kore vs.) temsilcilerini bulunduran şirketidir. Bizim burada ise Ana Müteahhit, Titan ve İçtaş şirketlerinin %50- %50 ortak girişimidir. Uzmanlarımız bu proje üzerinde beraber çalışarak Rus ve Türk çalışanlarının çok verimli etkileşiminin ve inşaat yönetiminin eşi benzeri olmayan bir örneğini göstermektedir. Pandemi hepimizi, iş süreçlerimizi farklı bir şekilde organize etmek zorunda bıraktı. Şantiyeyle ilgili konuşacak olursak, biz bir gün bile durmadık. Bu salgın tüm dünyaya yayılır yayılmaz biz ivedi bir şekilde koronavirüs salgınını önleyici faaliyetler gerçekleştiren bir ekip kurduk. Erken aşamada gerekli bir şekilde elimizdeki kaynaklarımızı mobilize edip lojistik süreçlerini kurduk. İnşaat sahasında çalışanlarımızı korumak için gerekli tüm önlemleri aldık.”
Öncelik kalite ve güvenlik
“Türkiye ve Rusya arasında imzalanan Hükümetler arası Antlaşma çerçevesinde birinci güç ünitesini, tüm lisans belgelerini aldıktan sonra 7 sene içerisinde teslim etmemiz gerekiyor. Bu da 2025 yılına tekabül etmektedir. Ancak birinci güç ünitesinde inşaat işlerini 2023 yılına kadar tamamlamak için elimizden geleni yapıyoruz. Fakat yine de önceliğimiz tabii ki işlerin kalitesi ve NGS’nin güvenliğidir. Bu santralin en önemli özelliklerinden biri de inşaatının hızıdır. Teknoloji açısından bu kadar zor projeyi, gerekli güvenlik tedbirlerinden taviz vermeden, hızlı bir şekilde inşaat ediyoruz. Tüm nükleer santrallerin güvenlik gereklilikleri çok katıdır ve çok sıkı denetlenir. Güvenlik bizim ana prensibimizdir.”
Alt yapı ve inşaat alanında 100’den fazla başarılı Türk Şirketi çalışıyor
“Nükleer santralin çalışmasının güvenliğini sağlayan ana ekipman, tabii ki de Rusya’da, Rosatom Devlet Kuruluşu’nun makine üretim grubuna ait işletmelerde üretiliyor. Yani, reaktör, kor tutucusu, daha önce bahsettiğim buhar üreticisi ve diğer proses ekipmanı Rosatom işletmelerinde üretiliyor. Bu ekipmanlar çok özel ekipmanlar. Rosatom tarafından üretilerek Rusya’da ve tüm dünyada devam eden tüm nükleer santral şantiyelerine tedarik ediliyor. Geri kalan ekipmanların tedarikinde ise Türkiye sanayisi oldukça aktif bir rol üstleniyor. Örneğin, Türk şirketleri demineralizasyon sistemlerini üretecekler, Türk şirketleri arıtma tesislerini üretecekler, Türk şirketleri kablo, pompa gibi birçok ürünü temin edecekler. Böylece Türk sanayisinin kalkınması ve gelişimi için fırsatların sınırsız olduğunu söyleyebiliriz. Türk şirketleri nükleer sektörde kendi yeterliliklerini geliştirmeye ve yeni siparişleri almaya çok istekli. Bu sürece dahil olan şirketlere ve imal ettikleri ürün kalitesine yönelik gerekliliklerin karşılanmasına çok dikkat ediliyor. Ekipmana ilişkin en yüksek gereklilikleri karşılayabilmek için üretim, farklı ülkelerin en iyi fabrikalarında yapılıyor. Örneğin, buhar üreticinin ana ekipmanı Fransa’da üretilecek. Ekipmanın bir kısmı Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Güney Kore’de üretilecek. Projemiz, ekipman üretimi açısından da çok uluslu bir projedir.
Şu anda projemiz kapsamında sahada faal olarak 100’den fazla Türk şirketi çalışmaktadır. Bunlar alt yapı ve inşa konularında önemli rol oynayan şirketler. Ve hepsi gayet başarılı şirketler. Öğrenmeye, gelişmeye açık, yeni ufukları aşmaya hazır şirketler. Ekipman imalatı için gereken veya nükleer tesislerin inşaat sektöründe kabul görmüş standartlara göre çalışmak için gereken bilgi ve deneyime hazır olan şirketler. Onlara gerekli tüm şartları sağlıyoruz, onları destekliyoruz. Onlar için çok yeni olan nükleer sektörde ilk adımları birlikte atıyoruz. Mesela, malzeme ve ekipman imalatının Türkiye fabrikalarında yapılmasını öngören yerelleştirme sürecini desteklemek için Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Türk Standardları Enstitüsü temsilcilerinin katıldığı bir çalışma ekibimiz faaliyet gösteriyor. Dolayısıyla bu, çalışmak isteyen ve gelişmeye açık olan tüm şirketler için uzun, fırsatlar ile dolu güzel bir yolun başlangıcı. Türkiye sanayi sektörünün geliştirilmesi için de güzel bir fırsat. Yerelleştirme programımızın yol haritası kapsamında; Türkiye sanayi sektörüne sağlanacak olan yerelleştirme programının toplam potansiyeli 6,5 milyar dolara tekabül ediyor. Bugün itibarıyla bu rakamın 2 milyar doları gerçekleştirildi. Ve bu açıdan potansiyel çok büyük.
Proje için gerekli finansman tam kapsamında sağlanmış durumunda. Ama öte yandan da kapılarımızı avantajlı iş tekliflerine asla kapatmıyoruz. Ve uzun vadeli ve istikrarlı bir iş birliği için yapıcı görüşmelere her zaman açığız.”
Sahada çalışanlarla yakından ilgileniliyor
“Akkuyu NGS sahası bir şantiye ve yapılan çok zor bir iş. Türk ve Rus işçiler çok yoğun bir şekilde çalışarak emek sarf ediyorlar. Bu yüzden ara sıra yorgunluk ve memnuniyetsizlik gibi durumlar yaşanıyor. Çalışanların çoğu, Türk taşeron şirketlerinde çalışıyor. Yani ayrı şirketlerin çalışanları. Yasal açıdan bu şirketlerin iç süreçlerine müdahale edemeyiz. Ancak şirketimiz, ortaklarımıza karşı finansal yükümlülüklerimiz dahil olmak üzere gerekli tüm yükümlülükleri yerine getiriyor. Demek ki alt yüklenicilerin de kendi yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerekiyor. Ben sürekli sahadayım ve her gün şantiyede formenler, ekip başları ve ustalar ile şahsen görüşüyorum. Dolayısıyla maaş ödemelerinde gecikme gibi durumlara hiçbir surette müsaade etmiyorum. Kanaatimce her projenin ana değeri, o projede çalışan inşanlardır. Özellikle bu kadar zor ve birçok milletin çalıştığı projeden bahsediyorsak. Bu insanlar ilk nükleer güç santralinin inşasında çalışan insanlar. Daha önce bunu hiç yapmamalarına rağmen öğrendiler ve çaba gösteriyorlar. Bu yüzden benim tarafımdan katı kontroller yapılıyor. Hiç kimsenin çalışanlara haksızlık etmesine, maaşlarını geciktirmesine, yaşam şartlarını kötüleştirmesine kesinlikle müsaade edilmiyor. Aynı zamanda 20 bin kişinin çalıştığı bir yerden bahsettiğimizi vurgulamak isterim.”
Akkuyu’da Çernobil veya Fukuşima gibi kazaların yaşanması mümkün değil
“Çernobil olayının tekrarlanması kesinlikle mümkün değil. Akkuyu’da tamamen farklı tür ve yeni nesil reaktör kullanılacak. Bu, daha önce kullanılan teknolojilere göre daha güvenilir, tamamen yeni ve eşsiz bir teknolojidir. İkinci olarak, Fukuşima’ya gelince, Fukuşima felaketinden sonra, öncelikle Rusya’da olmak üzere, tüm dünyada nükleer güvenlik alanında uygulanması zorunlu olan gereklilikler önemli ölçüde katılaştırıldı. Fukuşima felaketinden sonra ortaya çıkan bu üçüncü nesil reaktörlerin tasarımı ve üretimi sırasında, nükleer teknoloji tarihinde karşılaşılan tüm hatalar, deneyim ve riskler dikkate alındı. Aktif güvenlik sistemleri dışında “pasif” olarak adlandırdığımız güvenlik sistemleri de kullanılacaktır. Bu güvenlik sistemleri, insanın, bilgisayarın müdahalesine veya herhangi bir güç kaynağına gerek duymadan tamamen fizik yasasına göre çalışacak. Ayrıca daha önce bahsettiğim kor tutucu da işte tam da bu Fukuşima felaketinden sonra ortaya çıktı. Bir nükleer santralde güvenlik sisteminin payı, proje maliyetinin %40’ı kadar bir orana sahiptir. Deprem tehlikesi ile ilgili ise öncelikle bu bölgede nükleer santral inşasının güvenli olduğunun 1976’da teyit edildiğini söylemeliyim. Ondan sonra da saha, Türk uzmanlar ve araştırma enstitüleri dahil olmak üzere çeşitli ülke bilim enstitüleri tarafından araştırıldı. Daha sonra 2010 yılında, jeodezi, jeoloji, jeofizik, deprem dayanıklılığı ve meteoroloji gibi birçok alanlarda tekrardan tarafımızca zemin araştırmaları yapıldı. Türkiye’de fay hatlarının olduğu yerler belli ve Akkuyu NGS inşaat sahası, neredeyse 100 km yarıçaplık alan sınırlarında en az deprem tehlikesi bulunan bir bölgedir. Yine de Akkuyu NGS tasarım ve inşaat çalışmaları kapsamında olası tüm senaryolar öngörülmüştür. Santral 9 büyüklüğündeki bir depreme dayanacak şekilde tasarlanmıştır. Yangın tehlikesi durumuna gelince; genel olarak, herhangi bir nükleer santral, hangi bölgede olursa olsun, yangın güvenliğinin sağlanması konusunda azami gerekliliklere tabi tutulur. Bu sebeple, nükleer santralde yangına dayanıklılık derecesi en yüksek olan malzemeler kullanılır. İnşaat sahasında 7/24 olarak itfaiye ekibi çalışır.”
Su alım sistemleri balıkları korumak için özel bir ekipmanla donatılıyor
“Çevre hususuna gelince; bu konuda da kendimize özgü bir rekor kırdık. Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporumuzu, Türkiye Cumhuriyeti’nin 53 kuruluşu aynı anda farklı açılardan inceledi. Ve değerlendirme sonucunda deniz suyunun ne kimyasal ne de radyoloji açısından etkilenmeyeceği tespit edildi. Suyun sıcaklık derecesi ve kimyasal içeriği ile ilgili Türkiye Mevzuatında öngörülen tüm gereklilikler kati bir şekilde uygulanacaktır. Akkuyu NGS su alım sistemleri balıkları korumak için özel ekipmanla donatılıyor. Santralin deniz alanına kadar yaklaşan balıklar, hidroteknik yapılara yanaşıp yaralanmamaları için bir hava perdesi ile karşılaşacaklar. Bu hava perdesi suyun içinde bir akım oluşturup balıkların ve diğer deniz hayvanlarının su alım sistemlerine girmelerini veya yaralanmalarını engelliyor. Gördüğünüz gibi aslında her şey düşünülmüş durumda.”
Santralin inşaatı sıkı bir şekilde denetleniyor
“Çoklu seviyede bir denetim sistemimiz var. Ana Müteahhit, taşeronların iş kalitesini izlemek için kendi denetim sistemini uyguluyor. İşverenin yani Akkuyu Nükleer şirketimizin, Ana Müteahhitin denetim sistemini izleyen kendi denetim sistemi var. Bunun yanı sıra bağımsız inşaat denetimimiz de var. Bu, nükleer santrallerin inşası konusunda yüksek profesyonellik seviyesine sahip olan Fransız Assystem şirketi. Yani betonlama işleri dahil olmak üzere nükleer santralin herhangi bir bölümünde yapılan iş tamamlanmadan önce Baş Müellif, Bağımsız İnşaat Kontrol Kurumu, Ana Müteahhitin İnşaat Kontrol Birimi, İşverenin İnşaat Kontrol Birimi ve tabii ki en önemlisi Türkiye Nükleer Düzenleme Kurumu’ndan oluşan komisyon kuruluyor. Çok sıkı denetim gerçekleştiriliyor. Çok katı kuralları var. Fakat bu, ülke sınırlarında inşa edilmekte olan ilk nükleer santral olduğu için böylesi bir yaklaşım gayet doğal. Bu sebeple, burada bizi izleyen birçok göz var ve temel betonumuzun kalitesi dahil olmak üzere tüm işlerin kalitesini büyük bir sorumlulukla denetliyorlar. Ve kusursuz bir çalışma kalitesi sergiliyoruz.”
Akkuyu NGS’de üretilecek elektriğin %50 oranı için sabit fiyat uygulanacak ve bu sadece 15 yıllık bir süre içerisinde geçerli olacak
“Rakamlardan söz edecek olursak ilk olarak bu fiyat, üretilen tüm enerji miktarı ve uzun vade için geçerli olmayacak. Çünkü 1 ve 2 no’lu ünitelerde üretilen enerji miktarının sadece %70’i bu sabit fiyattan satılacak. %30’u ise serbest piyasaya sunulacak. 3 ve 4 no’lu ünitede üretilen enerji miktarının sadece %30’u sabit fiyattan satılacak, %70’i ise serbest piyasaya sunulacak. Böylelikle, taahhüt edilen elektrik fiyatı Akkuyu NGS’de üretilecek elektriğin sadece %50 oranı için sabitlenmiştir. Ayrıca, söz konusu sabit fiyat ise sadece 15 yıllık bir süre içerisinde uygulanacak. Şunun altını da çizmek isterim; yapılan yatırımların geri dönüşü sağlandıktan sonra, yani her bir ünitenin ticari işletmesinin başlangıcından 15 yıl sonra Türk tarafı %20 net kar elde edecek. Türk ekonomisinin büyümesi ve enerji sektöründeki talep artışı dikkate alınacak olursa, Türk tarafına yapılacak ödeme tutarı 40 milyar doların üzerinde olabilir. Vergi ve sosyal güvenlik ödemelerinin tutarlarıyla daha da fazla olacaktır.”
Akkuyu NGS Türkiye’nin iklim hedeflerine de katkı sağlayacak
“Bildiğim kadarıyla Türkiye, 2030 yılına kadar atmosfere salınan zararlı gaz miktarını %21 oranında azaltması yönünde bir yükümlülük üstlendi. Toplam emisyon miktarını hesapladığımızda; bu rakam yarım milyar metreküplük sera gazına tekabül ediyor. %21’i ise 105 milyon metreküpe denk geliyor. Akkuyu NGS’nin 4 güç ünitesinin faaliyete geçmesiyle 35 milyon metreküplük sera gazı emisyonunun azaltılmasını sağlayacak. Böylece Türkiye’nin emisyon azaltmasıyla ilgili yükümlülüğünün üçte birlik bölümünü Akkuyu NGS üstlenmiş olacak.”
Türk mühendisler en iyi eğitimi alıyor
“Akkuyu’da çalışacak gençler Rusya’nın ve Türkiye’nin en iyi üniversitelerinde okuyorlar. Bu, elbette, ülkenin entelektüel potansiyelinin kalitesi bakımından da büyük bir atılımdır. Şimdi bu gençlerin sayısı 200 kişiye yaklaştı. Eğitim programı devam ediyor, ilaveten 100 kişiden fazla öğrenci Rusya’da eğitim görüyorlar. Tüm mezunlar şirketimizin Teknik Direktörlüğünde çalışıyor. Reaktör Atölyesi, Türbin Atölyesi, Şalt Sahası Atölyesi, vs. Genç uzmanlarımız şu anda nükleer santralin devreye alınması için hazırlık işlerini yapıyorlar. İleride bu atölyelerde çalışacaklar. Gençlerimiz çok iyi eğitim aldılar.”
Kadın çalışanlar şantiyenin her yerinde görev yapıyor
“Kadın mühendislerimiz de var, inşaat ve montaj departmanlarında, ince işlerde, nükleer güç santrali inşaat güvenliği sisteminde, ekipman üretiminde çalışan kadın arkadaşlarımız var. Hatta güvenlik koruma biriminde bile sevgili kadınlarımız, güzel kızlarımız çalışıyor. Genç mühendislerimizin birçoğu üniversiteden yeni mezun olan kız öğrencileri. Bu da tabii ki çok umut verici, erkek kadın oranı eşit olmasa da en azından buna yakın olmalı. Çünkü iş bir yana, iş dışında iletişim, etkileşim, dostluk, yardımlaşma ve aşk da vardır. Hayat akıp gidiyor! Genç mühendisler aşık olup evleniyor, çocuk sahibi oluyor, yeni atom jenerasyonlarını oluşturuyorlar. Bu bir hayat, bir müthiş hikaye. Dostluğun, karşılıklı anlayışın ve neşenin her zaman bizimle olacağını umuyorum.”